Hayal, zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şeydir. Gerçek olmayan, bir şeyi olmadığı gibi görme sanatıdır. Hayal, asla elde edemeyeceklerin için çırpınmaktır; seni özgür kılan, hedef belirlemede yardımcı olan beyin kurgusudur. Gerçeklerin tatmin etmediği noktada beynimizin pansuman için ürettiği sanrılardır. Hayal, yalnızlığını paylaştığın dostundur; üzerine bir çizgi çekilirse hayat olur.
Hayalin iki türü vardır. Birincisi, geleceğin müsveddesidir. İnce ayrıntılarla bezenmiş bir labirent oyununa benzer; hangi yolda ilerleyeceğine dair bir projeksiyondur ve geleceği yaratmada tanrının sana biçtiği paydır. Her şey gerçekleşmeden önce sadece bir hayalden ibarettir. İkincisi ise isyandır. Bedeninin ve ruhunun uyumsuzluğunda, kabullenemediği durumlarda ortaya çıkan bir çığlıktır. Kimi zaman mantıklı, detaylı bir alternatif sistem olarak, kimi zaman kesik kesik, uçuk isyan çığlıkları şeklinde tezahür eder. Ruhun doğal hakkı isyansa, hayal onun kendisi için olmayana karşı duruşudur.
Hayal, yaşanan gerçeklerden uzaklaşmak değil, onlardan yola çıkarak yeni yollar yaratmaktır. İnsan beyninin sonsuzluğu ile sınırlı bir yetenektir. Hayal kurmak, gelişmiş canlıların deneme-yanılma yöntemine maruz kalmamaları için sahip oldukları bir çeşit simülasyondur; ruhun bedene karşı yürüttüğü savaşta bir onurdur. Geleceği kurmak için ona ihtiyacımız vardır, onsuz kendimizi akışa bırakır ve geleceğe dair kontrolümüz ortadan kalkar. Her yetenek gibi, hayal de kötüye kullanılabilir, boşa harcanabilir. Olması mümkün olmayan dilekleri zihinde canlandırmak, masum ve zararsız bir yoldur. Ancak hayal kurarken gerçekleşme olasılığını da göz önünde bulundurmak gerekir; çünkü gerçekleşmesi beklenmeyen bir hayal, beklenmedik durumlar yaratabilir.
Fantazi ise hayalin yabancı karşılığıdır. Sözlüklerde sonsuz, sınırsız, değişik heves ve düşünüş olarak tanımlanır. Kültürümüzde genellikle belden aşağı düşünme ile ilişkilendirilse de, fantazi yalnızca düşüncenin özgürleşmesidir. Fantazi, aynı zamanda müzikte bir türdür; “fantezi müzik”, özgür ve bol prensi olan, yaratıcı bir tür olarak bilinir.
Hayal ve fantazi, insanı alıp götüren, sevindiren, coşturan, ayaklarını yerden kesen ama gerçekleşmediğinde üzen, düşündüren ve yıpratan yeteneklerdir. Onlar, insan ruhunun yaratıcı gücünün ve özgürlüğünün en saf göstergeleridir. Dozunda kaldığı sürece hem iyidir hem gereklidir
